Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye Adalet Akademisi Kürsü Mecmuası’nda yayımlanan röportajında, yargıda yapılan ve planlanan düzenlemeleri anlattı. Bayana karşı şiddetle uğraşın öncelikle gündem hususları olduğuna işaret eden Bozdağ, bayana karşı şiddetin önlenmesine yönelik kanun teklifinin de TBMM’de yasalaştığını hatırlattı.
Bozdağ, yeni düzenlemeyle bayana yönelik akınlarda failin somut pişmanlık emaresi içermeyen hiçbir davranışının indirim nedeni olarak kabul edilmeyeceği belirterek “Sadece ekip elbise giyip kravat takarak, ellerini önünde birleştirip başını yana eğerek sergilenen tiyatrovari manzaralar takdiri indirim münasebeti olmayacaktır” tabirini kullandı.
‘YARGI ALANINDA DEĞERLİ BİR ISLAHAT OLARAK GÖRÜYORUZ’
Kadına karşı işlenen taammüden öldürme, taammüden yaralama, azap ve eziyet üzere hataların cezalarının artırıldığını, nikahlı yahut boşanmış eşe karşı işlenen tehdit cürümlerine verilecek cezaların da alt sonunun 6 aydan 9 aya çıkarıldığını kaydeden Bakan Bozdağ, fiziken yahut bağlantı araçları vasıtasıyla yapılan ısrarlı takibin birinci kere “müstakil suç” haline getirildiğini anımsattı.
Hakim ve savcı adaylığının yerine hakim ve savcı yardımcılığının getirileceğini anlatan Bozdağ, “Daha nitelikli hakim ve savcıları kürsüye gönderme maksadı çerçevesinde, hakim ve savcıların gelişen koşullara ve hukuk anlayışına nazaran bilgilendirilmesi ve donatılmasını temin etmek niyetiyle Türk hukukuna kazandırmayı planladığımız bu müesseseyi yargı alanında değerli bir ıslahat olarak görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
‘HAKİM VE SAVCILARIMIZA YAPILMIŞ EN BÜYÜK HAKSIZLIK’
Yargının, Türk milleti ismine karar verdiğinin altını çizen Bozdağ, şöyle devam etti:
“Hiç kimsenin kendisini hakim, savcı ve mahkeme yerine koyarak karar vermemesi gerekir. Fakat maalesef bugün memleketler arası alanda Türk yargısının üzerine düşürülmek istenen pek çok gölge var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk yargı sistemi, verilen kararlar ve uygulamalar üzerinden muhakkak çevreler tarafından yıpratılmak isteniyor. Hakim ve savcılarımız milyonlarca davaya bakıyorlar. Büyük bir özveri ile çalışıyorlar. Adalet dağıtmak için, kılı kırk yararcasına bir titizlikle ellerinden gelen çabası gösteriyorlar. Lakin bir elin iki parmağını geçmeyen birkaç dava üzerinden Türk yargısını suçlamak, büyük haksızlık ve saygısızlıktır. Bir belgenin içindeki kanıtları bilmeden, kanunu bilmeden, orada olup bitenlere vakıf olmadan, palavra yanlış birtakım haberler üzerinden kendini hakim ve savcı yerine koymak, gece gündüz demeden çalışan, hafta sonu evrakları meskenine götüren hakim ve savcılarımıza yapılmış en büyük haksızlıktır.”
Bekir Bozdağ, Yargıçlar ve Savcılar Konseyi (HSK) Lideri ve Adalet Bakanı olarak, yargıya yapılan her türlü haksızlık ve saygısızlığa karşı yargının hakkını, hukukunu savunmanın misyonu olduğunu söz etti.
‘TÜRK YARGISI TARİHİ BİR VAZİFE İCRA ETTİ’
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsüne de değinen Bakan Bozdağ, Türk yargısının ve yargı mensuplarının darbeye geçit vermeyerek, darbecilere biat etmeyerek Anayasa’sına, demokrasisine ve milletin iradesine sahip çıkarak tarihi bir vazife icra ettiğini vurguladı.
Bozdağ, hakim ve savcı olmanın, hem büyük bir onur hem de önemli mesuliyet gerektirdiğine işaret ederek, “Adalet, hakim ve savcının bir ihsanı değildir. Hakim ve savcının temel misyonu de adalet ihsan etmek değil, hak ve adalet ile hükmetmektir” sözünü kullandı.
Bozdağ, şunları kaydetti:
“Bir hakim ve savcının vicdanı, Anayasa’ya, kanuna, hukuka ve belgedeki kanıtlardan edindiği kanaate bağlı olacak. Vicdan, Anayasa, kanun ve hukuk ile bağlı olmazsa, o vicdan rüzgarın önündeki yaprak üzere olur, bir o yana, bir bu yana masraf. Ne hakkı, ne de hakikati tespit edip sahibine teslim edemez. Bir hakim ve savcı aklını yahut vicdanını terör örgütlerine, devlet millet düşmanlarına ya da rastgele bir ideolojinin buyruğuna tahsis etmemeli, Anayasa, kanun ve hukuk dışındaki her türlü bağlılığı reddetmelidir. Bağımsızlık, tarafsızlık ve adil olmak bunu gerektirir.”