Günümüzde yabancı dil öğrenme isteği her geçen gün artıyor. Bunun için sıklıkla kurslar, özel dersler, multimedya uygulamaları, dilin etkin bir şekilde konuşulduğu kafeler ve dijital platformlar tercih ediliyor. Son zamanlarda ise bunlara uyurken dil öğrenme yöntemi eklendi. Peki, insan beyni uyurken telkin edilebilir mi? Uyurken dil öğrenmek mümkün mü? Sağlıklı bir beden ve beyin için uykunun çok önemli olduğunu söyleyen uyku hastalıkları üzerinde çalışan Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Uyanıklıktan sonra N1, N2 ve N3 evreleriyle uykuya geçiyoruz. N3’e derin uyku diyoruz. Derin uykuda dış uyaranlara kapalıyız. Ancak şuur aktif durumda. Bunu rüyalardan biliyoruz. Dolayısıyla telkinin uykuda yapıldığına dair bir kanıt yok. Telkin hipnozla alakalı bir durum. Öğrenmek uyanıklığa has bir davranış. Fakat öğrendiğimiz bilgilerin hafızaya yerleşmesi ve kalıcı hale gelmesi uykuda gerçekleşiyor. Beyin aktivitesi olarak çok çaba sarf ettiğimiz günün gecesinde çok daha derin uyuyoruz. Çünkü derin uyku hafızanın yerleşmesi için şart. Bu durum lisan öğrenmek için de geçerli. Bir şeyi öğrendikten sonra uyursak kalıcı hale gelir. Halbuki bir şeyi öğrendikten sonra uzun süre uyanık kalırsak o öğrendiğimiz şeyi hafızımıza tam olarak oturtamayız. Burada uykunun önemi daha çok anlaşılıyor” dedi.
“Bazı şeylerin uykuda öğretildiğine dair hiçbir kanıt yok ama öğretilen şeylerin uykuda yerleştiğine dair onlarca kanıt var elimizde. Lisan çalıştıktan sonra uyuduğunuz zaman fonksiyonlar arasındaki devreler çok daha oluyor. Yani uykuda öğrenmek kalıcı hale geliyor. Kişi yeni lisan öğrendiğinde gördüğü rüyalarda o dili konuşabiliyor. Çünkü artık beynin hafıza bölümünde o lisana ait bilgi var.” Prof. Dr. Derya Karadeniz
‘SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL’
Derin uykunun öğrenilmiş bilginin beyne yerleştirildiği dönem olduğunu dile getiren Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Teta evresi kişinin uyuyakaldığı ana denk gelir. REM dönemi de denen bu anda hızlı göz hareketleri dikkat çeker. Bu durumu uyku süresine göre günde 3-4 ya da 5 kere 20 dakikalık yaşarız. Bu sürede alınan dil öğreniminin sürdürülebilirliği olmuyor. Beyin, verdiğiniz bilgiyi uyanıklıkta olduğu gibi bilinçli bir şekilde almaz, alamaz. Çünkü o sırada bilinç yoktur. Dolayısıyla öğrenme uyanıklıkta olur” şeklinde görüş paylaştı.
‘BİLİNÇALTI TELKİN GÜCÜNE KARŞI ÇOK HASSAS’
Yeni gibi gözükse de insan beynini uyurken telkin etmenin antik çağlardan bu yana uygulanan bir yöntem olduğuna dikkat çeken Nörolog Dr. Mehmet Yavuz ise, “Antik çağlarda, eski din adamları hastalarına ilaçlar verip, onlar uyurken hipnotik telkinlerde bulunuyorlardı. Hastaya meleklerin, uyku esnasında onu ziyaret edeceği ve iyileştireceği söyleniyordu. Böyle ikna edici telkinler çoğu zaman işe yarıyor ve hastaların iyileştikleri görülüyordu. Günümüzde de farklı dini inançların çeşitli ritüel ve törenleri, aynı telkin yöntemlerini kullanıyor. Nitekim dualar da böyle iyileştirici etkiler gösteriyor. Hatta modern psikanalistler ve terapistler, daha bilimsel yöntemlerle ruhsal terapi seanslarında bilinçaltındaki evrensel güçten faydalanıyor. Her şeyden önce bilinçaltı, telkin gücüne karşı çok hassastır. Bu yüzden iyileşmeye inanmak, tedavinin en az yarısıdır deriz” dedi.
“Kişisel gelişimin en önemli unsurlarından biri de farkındalık oluşturmak ve bilinçaltı düzeyinde yeniden yapılanma sağlamaktır. Modern bilimin ifade ettiği bilincin yüzde 20, bilinçaltının yüzde 80 oranında varlığımızı yönettiği varsayımı üzerinden hareket edersek, büyük oranda bilinçaltının kontrolü altında olduğumuz gerçeğine ulaşabiliriz. Bilinçaltı varlığımızın gizli ama asıl yöneticisidir.” Uzm. Dr. Mehmet Yavuz
‘UYKU ESNASINDA VERİLER HAFIZAYA YERLEŞİR’
Uykunun, REM ve REM olmayan (non-REM) dönem olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Dr. Mehmet Yavuz, “REM döneminde genelde hızlı göz hareketleri olduğu için bu ad verilmiştir. Eğer bir kişinin uykudayken gözlerinin hareket ettiğini görürsek, onun REM döneminde olduğunu düşünebiliriz. REM dönemine genelde teta aktivitesi hakimdir. REM dönemi zihinsel dinlenme, non-REM döneminde ise bedensel dinlenme sağlanır. REM dönemi aynı zamanda hafızanın da derlenip toparlandığı istif edildiği zamandır. Elbetteki uyku esnasında özellikle teta aktivitesinin olduğu dönemlerde, dışarıdan verilen bilgilerin hafızaya yerleşmesi mümkündür ancak bu kesin değildir ve her insanda da olmayabilir. Bununla ilgili birçok teknik var. Bu anlamda ticari olarak piyasaya sunulmuş olan başta yabancı dil öğrenme olmak üzere birçok konuda eğitim CD’leri veya flash bellekler bulunuyor. Hatta bu CD’leri basit tekniklerle kendiniz bile hazırlayabilirsiniz” görüşünü paylaştı.
“2014 yılında Fribourg Üniversitesi’ndeki İsviçreli psikologlar Almanca konuşan 60 öğrenciyle bir test gerçekleştirdi. Saat 22.00’de tüm öğrencilere daha önce hiç görmedikleri Hollandaca kelimelerin bir listesi öğretildi. Daha sonra öğrencilerin yarısına yeni kelime dağarcığının kaydı çalınırken uyumaya yönlendirildi ve diğer yarısı uyanıkken aynı kaydı tekrar dinledi. Saat 02.00’de psikologlar herkesi uyandırdı ve her iki grubu da test etti. Yeni kelimeleri uyurken özümseyenler, sadece uyanıkken öğrenmeye çalışanlara göre kelimeleri hatırlamada önemli ölçüde daha başarılı oldu.”
BU ÖĞRENME YÖNTEMİ SAĞLIKLI MI?
Diğer taraftan binöral ses teknolojisi ile 4-5 hertz (Hz) düzeyinde ses oluşturup bunları herhangi bir müzik parçasının içine gömerek ya da salt yalın haliyle bilinçaltını etkilemenin mümkün olduğunu aktaran Dr. Mehmet Yavuz, “Böylelikle bilinçaltını etkilemek mümkün ancak bir fikir ya da bilgi alanında dışarıdan gelen bilgilerin hafızada kesin olarak yer bulması söz konusu değil. Bunun için bilinçaltının uygun olması, ayrıca son günlerde yoğun zihinsel aktivitelerle meşgul olmaması gerekiyor. Yani bir diğer deyişle dinlenmiş bir zihin gerekli” diyerek gerek bilinçli uyku döneminde gerekse uykulu bilinçaltı düzeyindeki öğrenme aktivitelerinin, hem sağlıklı hem de verimli olmadıklarına vurgu yaptı.
“Uyku ve uyanıklık arasındaki dönem, kişinin dış ve iç telkinlere en açık olduğu zamandır. Bu kısa aralıkta kısa zaman içinde çok şeyler öğrenilebilir. Nitekim Salvador Dali, Thomas Edison ve Albert Einstein en çok bu dönemden verimlilik aldıklarını ifade etmişlerdir. Yine kişinin en kolay hipnoz olduğu dönem bu zamandır. Astral seyahat de yine ancak bu dönemde yapılabilir.” Uzm. Dr. Mehmet Yavuz
‘TELKİN MESAJLARI YARIM SAATİ GEÇMEMELİ’
Uykunun hafızanın derlenip toparlanması ve kalıcı hale gelmesi için çok önemli olduğuna vurgu yapan Dr. Mehmet Yavuz, “Siz uyku esnasında dışarıdan telkin bilgilerle hafızayı zorlarsanız, bu mevcut hafıza kayıtlarınızın da hasar görmesine neden olabilir. Bu nedenle kısa telkin mesajlarını belki kabul edebiliriz ama yeni bir yabancı dil öğrenmek gibi çok kapsamlı bir telkin durumunda hafızanın normal fizyolojik ahengini de bozmanız mümkün. Dolayısıyla dil öğrenmek için kısa süreli yani yarım saati geçmeyecek şekilde telkin CD’leri veya flash bellekler kullanılabilir ama bu bütün bir uykuyu kapsayacak şekilde olmamalı. Zira uyku zihinsel ve bedensel dinlenme içindir, yeni bir şeyler öğrenmek için değil. Bu yüzden en optimum öğrenme aktiviteleri, uyanık iken üst alfa ve alt beta düzeyinde olmalı. Ayrıca öğrenim CD’leri ve subliminal mesajlar gibi telkin yöntemleri, uyku esnasında sadece bilinçaltını etkiler ve bunları bilinçli halimizle kullanmak her zaman mümkün olmaz” açıklamasını yaptı.