Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr – Erkek arkadaşını otobüs durağına bıraktıktan sonra hızlı adımlarla yaşadığı apartmana döndü. Saat 08.30’u geçiyordu. Hızlıca kıyafetlerini değiştirip işe gidecekti. Dairesinin kapısını açıp kendini hızlıca yatak odasına attı. Ancak çok geçmeden kapının zili çaldı. Otobüs durağına bıraktığı arkadaşının evde bir şey unuttuğunu düşünen genç kadın tereddüt etmeden kapıyı açtı ve karşısındaki adama baktı. Ona hiç de yabancı olmayan bir adam hiç beklemediği bir anda karşısına çıkmış ve sert hareketlerle genç kadından kendisini dinlemesini istiyordu. Adamın tavırları nedeniyle giderek tedirgin olmaya başlayan genç kadın birazdan yaşanacak olanlardan habersizdi.
APARTMANA DÖNDÜĞÜNDE ONU KÖTÜ BİR SÜRPRİZ BEKLİYORDU
24 yaşındaki Martine Escadeillas, Fransa’nın güneybatısındaki Toulouse şehrinde yaşıyordu. Bir şirkette sekreterlik yapan genç kadının mutlu bir beraberliği vardı, çevresindeki arkadaşları tarafından çok seviliyordu. Neşesi ve güzelliğiyle arkadaşlarını büyüleyen genç kadın sık sık evinde sevdiği dostlarını ağırlıyor, sabahları ise erkenden kalkıp işine gidiyordu. Takvimler 1986’nın sonlarını gösterdiğinde genç kadın henüz başına geleceklerden habersizdi.
8 Aralık 1986 sabahı erkek arkadaşı Thierry Milicevic ile birlikte hızlıca evden çıktı. Arkadaşını otobüs durağına bırakıp evine dönmeyi planlıyordu. Sevgilisiyle bir yandan şakalaşıyor, diğer yandan ona acele etmeleri gerektiğini söyleyerek uyarılarda bulunuyordu genç kadın. Saat 08.30’u gösterdiğinde Milicevic’i otobüs durağına bırakıp evine doğru yol almaya başlamıştı. Bir yandan saatine bakıp diğer yandan hızlıca evine doğru koşturuyordu. Apartmana döndüğünde onu kötü bir sürpriz bekliyordu.
KARŞISINDAKİ ADAMI GÖRÜNCE ŞOKE OLDU
Dairesinin kapısını açıp kendini hızlıca yatak odasına attı. Bir an önce üzerindeki kıyafetleri değiştirip iş için uygun bir elbise seçmek için gardırobunu açtı. Hangi kıyafeti seçmesi gerektiğini düşünürken kapının zili çaldı. Sevgilisinin evde bir şey unuttuğunu düşünüp hızlıca evin girişine yöneldi. Tereddüt etmeden kapıyı açtığında büyük bir şaşkınlık yaşadı. Çünkü karşısında bir adam vardı ve bu adam Thierry Milicevic değildi. Ancak hiç tanımadığı biri de değildi. Şaşkındı çünkü tanıdığı bu adamı dairesinin başında sabahın 08.30’unda görmeyi hiç beklemiyordu.
İkili arasında başlayan sohbet esnasında sesler giderek yükselmeye başladı. 24 yaşındaki Martine Escadeillas, ona hiç de yabancı olmayan bu adamdan bir an önce kurtulmak istiyordu. Ancak karşısındaki bu adamın pes etmeye niyeti yoktu. İkili arasındaki sesler giderek daha da yükseldi. Escadeillas, apartmandaki komşularının kendisine yardımcı olması için yardım çığlıkları atıyor ancak bu anlara kapının gözünden şahit olan komşuları dahil hiçbir kimse kapısını açmıyordu. Kısa bir zaman sonra apartman tekrar sessizleşti. Kavganın sona erdiğini düşünen komşuları kapı girişlerinden uzaklaştı, genç kadının artık tehlikede olmadığını düşündü. Fakat işin aslı çok daha başkaydı.
‘KARŞISINDAKİ ADAM KIRKLI YAŞLARINDAYDI VE KELDİ’
Martine Escadeillas ortadan kaybolmuştu. Başta erkek arkadaşı olmak üzere komşuları ve yakın dostları şaşkınlık içindeydi. Genç kadın, bir adamla yaptığı kavga sonrasında kayıplara karışmıştı. Başına kötü bir şey geldiğine dair kimsenin bir şüphesi yoktu. Çünkü sabah yaşanan kavganın izleri apartmanın birçok köşesindeydi. Merdiven boşluğundaki kanlar, yaşanan kavganın boyutunu ortaya koyuyordu. Ancak genç kadının bedeni ortada yoktu.
Karşısındaki adam genç kadınla birlikte kayıplara karışmıştı. Olayla ilgili başlatılan soruşturmada o anda apartmanda olan komşular sorgulamaya alındı. Bir komşusunun şu lafları, açılacak davada önemli bir delil olarak sunulacaktı:
“Çığlıklar duyunca kapıya yöneldim. Martine’in kiminle konuştuğunu anlamamıştım. Çığlıkları korkunçtu ama sadece tartışıklarını düşündüm ve karışmak istemedim. Karşısındaki adam kırklı yaşlarındaydı ve keldi.”
ÖLÜMÜ ÜLKEYİ AYAĞA KALDIRDI
1986 yılında ortadan kaybolan Martine Escadeillas ülkesi Fransa’yı şoke etmişti. Genç bir kadın ardında yalnızca kan izleri bırakarak ortadan kaybolmuştu. Apartmanda bir güvenlik kamerası olmadığı için polisin elinde hiçbir somut delil yoktu. Üstelik genç kadının bedeni de bulunamamıştı. Uzun bir süre gündemi işgal eden bu olay zaman içerisinde unutulmaya başlandı. Martine Escadeillas’ın ailesi ve yakın dostları perişandı. Yaşanan korkunç olayın üzerinden aylar hatta yıllar geçse de kadının cansız bedeni dahi bulunamamıştı.
Güpegündüz yaşanan bu olaya dair hiçbir somut kanıtın bulunamaması birçok kişiyi kızdırmış ve hayal kırıklığına uğratmıştı. Üstelik olayı kapı gözünden izlediğini söyleyen ancak olayı tanımlayacak kadar net bir şekilde göremediği sonucuna varılan komşunun ifadeleri de havada kalmıştı. Aradan geçen tam 30 yıla rağmen Martine Escadeillas dosyası bir soru işareti olarak kalmaya devam etti. 2016 yılında polise yollanan bir mektup ise işin rengini tamamen değiştirdi.
30 YIL SONRA YOLLANAN MEKTUP HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Martine Escadeillas’ın ortadan kaybolmasının ardından tam 30 yıl sonra kayıp kadının bir dostu yetkililere bir mektup yolladı. Daha önce polis bu dosyayı pek çok katille eşleştirmiş ancak hiçbir somut kanıt bulamamıştı. Kadının dostunun polise yolladığı mektupta ise bir kişinin ismi geçiyordu. Adamın adı Joël Bourgeon’du. Bourgeon, Martine Escadeillas ve Thierry Milicevic’i yakından tanıyan bir isimdi.
Bourgeon, özellikle genç kadının erkek arkadaşıyla sık sık futbol oynayan, hatta genç kadın ortadan kaybolmadan sadece bir gün önce yemeğe davet edilecek kadar ikiliye yakın olan biriydi. Escadeillas’ın arkadaşı, yıllar içinde yaptığı gözlemler sonucunda Bourgeon’un şüpheli bir isim olabileceğine ve olay yaşandığında henüz 23 yaşında olan bu adamın Escadeillas ve Milicevic’in arasındaki ilişkisiyi kıskanmış olabileceğine mektubunda yer verdi. İddia kıskançlık cinayetiydi. Polis, faili meçhul olan bu dosyayı tekrar açmaya karar verdi. Joël Bourgeon, Lyon’daki evinde gözaltına alındı.
‘EĞER CİNAYETİ BEN İŞLEMİŞ OLSAYDIM…’
Joël Bourgeon, 2019 yılında tutuklandığında onu ve Martine Escadeillas’ı tanıyan ortak kişiler büyük bir şaşkınlık yaşadı. Olaya basının ilgisi büyüktü. Bourgeon ile Escadeillas’ın birbirlerini tanıyan iki arkadaş olması detayı muhabirlerin de dikkatini çekmişti. Polis, Bourgeon’u saatlerce sorguya aldı. Sonuç tam da polisin istediği gibiydi. Bourgeon, arkadaşı Thierry Milicevic’in onu aldattığını ve kendisine hisler beslediğini Escadeillas’a anlatmak için o gün kadının yanına gittiğini kabul etti. Martine Escadeillas’ı öldürdüğünü itiraf eden Bourgeon cinayetin ayrıntılarını ekiplerle paylaştı. Polis memurları, adamın anlattıklarının ancak bir katil tarafından kendilerine aktarılabileceğine emin oldu. Joël Bourgeon onlara göre katildi.
Gözaltında tutulmaya başlanan Joël Bourgeon’un itirafları, 30 yılı aşkın bir süredir çözülememiş cinayeti aydınlatır nitelikteydi. Fakat ortada bir başka sorun daha vardı. Joël Bourgeon, kısa bir süre sonra itiraflarını geri çekti ve katilin kendisi olmadığını söyledi. Joël Bourgeon ayrıca itirafçı olması için polisin kendisine psikolojik baskı uyguladığını iddia etti. Ancak mahkeme onunla aynı fikirde değildi. 6 Temmuz 2022 günü görülen davada Bourgeon beraatini istedi. Fakat mahkeme onu cinayetten suçlu buldu. 20 yıl hapis cezasına çarptırılan Bourgeon, sonradan geri çektiği itirafları esnasında Escadeillas’ın cansız bedenini nereye gömdüğünü polise anlatmadı.
Escadeillas’ın ailesi, çok sevdikleri kızlarının cansız bedenine de ulaşmak istiyor. Karar duruşması sonrası Escadeillas’ın kız kardeşi Nicole Saint-Blancat, “Eğer Martine’in vücuduna ne yaptığını söylerse şu anki durumundan daha iyi olacak. En azından böylelikle Martine artık huzur içinde uyuyacak. Bizim de acılarımız da bir nebze olsun azalacak” diye konuştu. Joël Bourgeon’un karar duruşması esnasında söylediği şu sözler ise çok konuşulacak cinstendi:
“Martine’in ailesinin 36 yıldır çektiği acıları anlıyorum. Eğer bu cinayeti ben işlemiş olsaydım cesedin nerede olduğunu söyleme nezaketini gösterirdim…”