Doğuştan serebral palsi hastası Umut Acer’e, 21 Eylül 2007 tarihinde Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden yüzde 94 oranında daima engelli raporu verildi.
Acer’in annesi Fatma Arslanbaş, 2016 yılında mahzur oranı yüzde 90 ve üzeri olanlara sıfır araç alımında tanınan haktan yararlanarak, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden (MTV) muaf araba satın aldı.
Yaklaşık 6 yıl sonra birinci raporun hastanede çıkan yangında yandığı ve Umut Acer’in 2019’da özel eğitim için aldığı yüzde 89 oranındaki ikinci raporu bulunduğu gerekçesiyle Fatma Arslanbaş’a geriye dönük 56 bin 500 TL’lik MTV ve ÖTV borcu çıkarıldı. Aileye, 18 Aralık 2021 tarihinde 14 bin TL MTV borcu ve cezası, 16 Mayıs 2022 tarihinde ise 42 bin 500 TL’lik ÖTV vergi borcu ve cezası bildiri edildi.
HASTANEDEN ‘ARŞİV KAYITLARI YANDI’ CEVABI
Fatma Arslanbaş, elinde bulunan yüzde 94 oranındaki daima engelli raporu ile birlikte Gelir Yönetimi Başkanlığı’na başvurarak, vergi borcu ve cezalarına itiraz etti. Gelir Yönetimi Başkanlığı da hastaneden raporun teyit edilmesini isteri. Hastaneden gönderilen yazıda ise arşiv kayıtlarında çıkan yangında sonucu 2002-2010 periyoduna ilişkin engelli sıhhat heyeti raporlarına ulaşılamadığı belirtildi.
Gelir Yönetimi Başkanlığı’nca tebligatla aileye gönderilen Takdir Kurulu kararında da Numune Hastanesi’nin arşiv kayıtlarında çıkan yangın sonucu 2002-2010 devrine ilişkin engelli sıhhat heyeti raporlarının teyidinin yapılamadığına dikkat çekildi.
Fatma Arslanbaş, bunun üzerine avukatı aracılığıyla vergi cezalarını yargıya taşıdı.
‘O ARAÇ UMUT’UN AYAKLARI’
Fatma Arslanbaş, tekerlekli sandalyeye mahkum yaşayan oğlunu dışarı çıkarıp, gezdirmek, hastaneye getirip götürmek için engelli aracı aldığını söyledi.
Gelen 50 bin TL’nin üzerindeki vergi cezası ile şok yaşadığını anlatan Arslanbaş, “Biz ikinci raporu oğlumun eğitimi için almıştık. ‘Özel eğitim’ diye bilhassa belirtilmiş bir rapordu. Bizim bu borcu ödeme bahtımız yok. Aldığımız muhakkak zira. O araç Umut’un ayakları. O araç olmazsa biz asla dışarı çıkamayız. Umut ne hastaneye gidebilir ne aktifleşmek için toplumsal ortamlara girebilir. Sonuç prestijiyle engelli olabilir; lakin Umut da bir birey, onun da hakları var. Özel eğitime gittiğimiz vakitlerde aracımız olmadığı için taksiyle gidiyorduk. Taksi paramız olmadığında kuruma palavra söylemek zorunda kalıyordum. Ne kadar sıkıntı bir durum ya Umut hasta oluyordu ya ben. Arayıp da ‘Taksi paramız yok ondan gelemiyoruz’ diyemiyor insan; gururuna yediremiyor bunu. Bu araçlar olmazsa bizim engellilerimiz toplumdan soyutlanıyor, hiçbir formda dışarı çıkamıyorlar. Benim çocuğum keşke bu türlü olmasaydı da ne devletin verdiği hakları kullanmak zorunda olsaydım ne de ben bu yaşadıklarımı yaşıyor olsaydım” diye konuştu.
AVUKAT: KAZANILMIŞ HAKLAR GERİ ALINAMAZ
Avukat Cem Acer de olayın ‘hukuksuz’ olduğunu savunarak, “Engellilerin hayatı esasen gereğince zorken bir de bu üslup tüzel süreçler ile uğraşmaları onlar için ayrıyeten bir zorluk teşkil ediyor. Kanunun amir kararları var. Diyor ki kanun; engellilerin almış olduğu raporlara dayanarak kazanmış oldukları haklar, daimdir. Bizim raporumuzda da aslında ‘sürekli’ sözü mevcut ve Umut muhakkak bir mani oranının üzerinde. Hasebiyle yönetim yapacağı süreçlerde birinci raporu baz almak zorunda; ikinci raporu baz alamaz. Yönetimin kendi hizmet ve iş kusurundan doğan bir sebeple arşivlerinde yangın çıkmasının müsebbibi natürel ki müvekkilim değildir ya da bu manada mağdur olan engelli yurttaşlar değildir. Davamızın kabulünü ümit ediyoruz. Bununla birlikte müvekkile verilmiş olan vergi cezalarının da kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.