Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – ABD’nin Nevada eyaletindeki Las Vegas şehri, dünya genelinde eğlencenin başkenti olarak biliniyor. Rengârenk ve ışıltılı hayatların buluşma noktası olarak kabul gören Las Vegas, eğlence turizminin olmazsa olmaz şehirlerinden biri olarak nam salsa da aslında bir o kadar da karanlık bir tarafa da sahip. Dünyanın dört bir yanından buraya gelen turistler yemek yemekten kumar oynamaya birçok faaliyette bulunurken diğer yandan şehrin yer altı tünellerinde bambaşka hayatlar yaşanıyor. Ayakların altındaki devasa tünellerde yaşayan bu insanların yaşadıkları hayat ise dünya genelinde pek de bilinmiyor. Peki Las Vegas gibi eğlenceli bir şehrin ayağına neden bu tüneller yapıldı? İnsanlar neden ve nasıl burada yaşıyor? İşte Las Vegas’ın karanlık tarafında yaşananlar.
Las Vegas’taki tüneller, ara sıra yaşanan sağanak yağışlara ve ani sellere maruz kalabilecek bir çölde inşa edildiği için suyu yönlendirmek için yapıldı. Şehrin birçok yerinde tünellere giriş bulunuyor ve birçoğu mağara şeklinde ve 15 metreden daha fazla uzunluğa sahip. Genellikle nemli ve uzun süre boyunca gün yüzü görmeyen bu tünellerde oldukça ilginç hayatlar yaşanıyor. Tünellerde yaşanan gizemli dünya, Las Vegas’ın ışıltılı hayatıyla keskin bir tezat oluşturacak türden.
Dışarıdan bakan herkesi ürküten bu tünellerde bine yakın kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Las Vegas tünelleri, ilk başta sağanak yağışlara bir çözüm olarak yapılsa da şu anda her geçen gün daha da çok kişiye ev sahipliği yapıyor. İnsanların yanı sıra fare ve böceklerin de yer aldığı bu tünellerin oldukça ilginç kuralları var.
HİJYEN VE SAYGI EN ÖNEMLİ KURALLAR
Las Vegas’ın karanlık tünellerinde yaşayan birçok kişi evsiz ve kumarhanede çalışan insanlardan oluşuyor. Tünelde bir düzen oluşturmak için de bazı kurallar mevcut. Eğer hijyenik olmazsanız ve birbirinize saygı göstermezseniz yer altı şehrinden ayrılmanız istenebilir. Burada yaşayanlar birbirlerinden bir şeyler çalmadıkları için kendileriyle gurur duyduklarını söylüyor. Tünel nüfusunun birçoğu geçici misafirlerden oluşsa da yıllardır orada barınan insanlar da var. Hiçbir şekilde hijyenik suya ve elektriğe erişimleri olmayan bu insanlar, dışarıdan su taşıyıp pille çalışan ışık kaynakları kullanıyorlar. Adeta başka bir yer altı şehri kurulmuş gibi tünel de kendine has geleneklere, ritüellere hatta bir lidere dahi sahip.
GELENEKLERİ VE RİTÜELLERİ VAR
Tünelden ayrılmak isteyenler dahi bazı ritüellere tabi tutuluyor. Tünelden ayrılmak isteyen kişiler için düzenli olarak tünele inen biri bile mevcut. Bu kişinin adı Paul Vautrinot. Bu adam, insanların neye ihtiyacı olduğunu biliyor ve onlara yardım ediyor. Burada kalanlara yiyecekler getiriyor, piller veriyor, yeni fenerler sağlıyor ve temiz iç çamaşırları sunuyor. Onun hikâyesi ise Vegas’taki bu tüneller kadar enteresan olmasıyla birlikte tam olarak buranın kalbinden çıkıyor.
Vautrinot isimli bu adam tam üç yıl boyunca tünellerde yaşadı. Las Vegas’ta büyüdü. Annesi bir bağımlıydı. Gençliğinde pek çok kez illegal madde kullandı. 18 yaşına bastığında tanınmış bir iş insanının kızı onu bağımlılığa götürebilecek bir yola davet etti.
Çok değil sadece bir yıl sonra o artık sokaklarda yaşayan bir adamdı. Bir gün bir grup yaşlı adam onu tünellerine davet ettiği dönemde o bir hamburger dükkanında dilencilik yapıyordu. Orada kalanlardan bazıları neredeyse on yıldır orada yaşıyordu. Bir ateş çukuru, soğuk alkollü içecekler, dolu bir soğutucu ve şaşırtıcı miktarda mobilyaları vardı. Ona ince bir şilte, bir yatak ve bir komodin vermişlerdi.
KENDİLERİNE HAS KODLARI VAR
Yatağı girişe en yakın olandı. Bunun sebebi ise en son dahil olan kişinin girişe en yakın yerde kalmasıydı. Üstelik bu yeni kişinin önemli bir görevi de vardı. Bölgeye yeni biri yaklaştığında diğerlerine işaret vermek onun sorumluluğundaydı. Özel ses ve kodların kullanıldığı, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılan kuralların olduğunu öğrendi. Kodu kırarsanız bir gün geri gelip eşyalarınızın ateşe verildiğini görebilirdiniz. Bu, tünellerde tahliye bildirimi anlamına geliyordu.
Yaklaşık 6 ay sonra yeni biri işe alındı ve Vautrinot, tünelin derinliklerine taşınarak yepyeni hayatına alıştı. Bisikletiyle labirenti andıran tüneli keşfetti, arkadaşlar edindi, hatta birkaç ilişkisi dahi oldu. Bir süre sonra tünellerden illegal madde satmaya başladı. Burada üç yıl geçirdikten sonra her şey ona çok fazla gelmeye başladı. Yaşanan dram, polisten kaçma, bağımlı oluşundan ötürü yaşadığı sersemlik hissi ona ağır geldi.
GÖRKEMDEN UZAK TEHLİKELİ BİR HAYAT
Tutuklandığında kendine bir söz verdi. Ayık olacak ve düzenli bir iş bulacaktı. Eskiden yaşadığı tünelin hemen üzerindeki oto yıkamacıda düzenli bir işe girdi. Zaman ilerledikçe müdür dahi oldu. O şimdilerde, tünellerde yaşayanlara yardım eden ve kâr amacı gütmeyen bir sosyal yardım programı olan Shine a Light’ın genel müdürü. Ancak işler ne kadar karanlık ve kasvetli olursa olsun garip bir şey hâlâ Vautrinot’yu yer altına çekiyor.
Bu tünellerde, toprağın üstündeki şaşaalı hayatın tam zıttı olacak şekilde bir hayat yaşanıyor. Üstelik burada yaşayanlar çoğu kez ölümle burun buruna dahi gelebiliyor. Özellikle yağmur yağmadığı zamanlarda tüneller tehlikeli olabiliyor. Çünkü böylesine ‘özgür’ zamanlarda bıçaklı ve silahlı olan tehlikeli insanlar tünellere ziyaretlerde bulunabiliyor.
Bazıları ana tünellerden çıkan daha küçük beton borulara sığınıyor, bazı sakinler yasadan saklanıyor, bazıları peşindeki kötü insanlardan, bazıları da kendi ebeveynlerinden kaçıyor. Tünellerdeki hemen herkes bir tür bağımlılıkla yaşıyor. ABD’nin görünmez insanları, tüm o görkemden uzak bir şekilde yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor, Las Vegas ise bilinen aksine sahip olduğu tezatla dünyanın aynı anda hem en eğlenceli hem de en tehlikeli yerlerinden biri olmayı sürdürüyor.